Gebze Mutlu Sonlu Masöz Sevilay
Gebze Mutlu Sonlu Masöz
Başlangıçta beyaz dantel külotlar alıyordum ve çamaşır‐ larımın uyumuna dikkat ediyordum. “Siyah sende daha iyi durur,” demişti bir keresinde Ernesto, “Yüzünün ve teninin rengi ile daha uyumlu olur”. Önerisine kulak verdim ve o günden beri hep siyah dantel iç çfakatşırları satın alıyorum. Ernesto’nun, Brezilyalı bir dansçının giyeceği türden canlı renkli tangaları incelediğini fark ettim. Çingene pembeleri, Gebze Mutlu Sonlu Masöz yeşiller, cam göbeği maviler ve ciddi bir izlenim vermek istediğinde de kırmızıyı seçiyor. “Senin kız arkadaşlarının acayip tipler oldukları bir gerçek!” diyorum. Kıkırdayarak, “Senin kadar olamazlar,” diyor ve egom bir kez daha kabarıyor.
Sutyenler genellikle içi desteklenmiş ve kalıplı oluyor, hiçbir vakit külotlarla uyumuna dikkat etmiyor, birbirlerine aykırı renkleri bir araya getirmeye özen gösteriyor. Sonrasında o çoraplar! Benimkiler genellikle siyah jartiyerli çoraplar oluyor. Lastikli üst tarafları, kış ayları güneş gör‐ memiş beyaz tenim ile çatışan siyah dantelden oluyor. Onun satın aldıkları file oluyor ve benim beğenilerimle uyuşmu‐ yorlar. Ernesto bir kızdan hoşlandığında, büyük mağazaların çılgın kalabalığına dalıyor ve rengârenk pullarla işlenmiş şıkır şıkır parıldayan, göğüsleri baş döndürücü derecede açık, cüretkâr yırtmaçlı elbiseler satın alıyor.
Gebze Mutlu Sonlu Masöz
“Bu kızın saat ücreti ne kadar?” diye şakalaşıyorum. Derhal ciddileşiyor ve kasaya ödemesini meydana getirmeye gidiyor. O zaman kendimi kabahatlu hissediyorum ve aptalca davranmaktan vazgeçiyorum. Bugün, ışıl ışıl aydınlatılmış dükkânlar ve genç, sivri dilli tezgâhtar kızların arasında dolaşırken ansızın bastıran yağmur, ellerimizde hiç noksan olmayan alışveriş paketlerinin kâ‐ ğıtlarını ıslattı. Saçaklardan birinin altına kaçalım!” dedi yüksek sesle Ernesto, elimden tutmuş çekiştirirken. “Ernesto!” dedim yolun ortasında, acımasızla eğlenerek, “Etnea Caddesi’nde hiç ev yok ki kapı saçağı olsun.
Bana afallayarak baktı, omuzlarını silkti ve “O süre benim eve gidelim,” dedi. Ev arkadaşlarından birisinin, Ma‐ urizio’nun, Roberto’nun arkadaşı olduğunu öğrendiğim için gitmek istemiyordum. Ne onunla karşılaşmak istiyordum, ne de Ernesto’nun benim gizli etkinliklerimi öğrenmesini. Bulunmuş olduğumuz nokta evine birkaç yüz metre uzaklıkta olduğundan, telaşlı adımlarla ve el ele tutuşarak o tarafa doğru yöneldik. Sonradan beni yatağa atmayacak ve benim de kendimi koyverip gitmeyeceğimi bildiğim birisiyle koşmak ne güzeldi. Hayatta bir kere, hiç değilse bir defa. Ne süre, nerede yapılacağına, ne kadar süreceğine ve ne kadar tutkulu olacağına ben karar vermek arzu ederdim.
Son yorumlar