Gebze Masaj Salonu Hizmeti Ebru
Gebze Masaj Salonu
kayada oyulmuş havuzları örttüğü için, sular çekilinceye
kadar onun ilgisini uyandıracak bir şey kalmamıştı. Ağaçların
altında Ralph’ı görünce, gelip onun yanına oturdu.
Domuzcuk’un üstünde, kısa pantolonundan arta kalan
paçavralar vardı. Şişman bedeni, altınımsı kahverengi
olmuştu. Bir şeye bakınca, gözlüğünün camları gene
ışıldıyordu. Saçı uzamamışa benzeyen tek çocuktu adada.
Ötekilerin gür saçları karmakarışıktı, iyice uzamıştı. Fakat
Domuzcuk’unkiler, seyrek ve ipinceydi başının üstünde.
Sanki dazlak olmak Domuzcuk’un organik durumuydu da, genç
bir geyiğin boynuzlarını örten kadifemsi tüyler döküldüğü
benzer biçimde, bu kusurlu örtü de dökülüverecekti çok geçmeden.
Domuzcuk,
“Saat konusunu düşünüyorum” dedi. “Bir güneş
saati yapabiliriz. Kuma bir değnek dikeriz, sonra da…”
Bu işin gerektirdiği matematik süreçleri dile getirmek
çabasının altından kalkamayan Domuzcuk, elini kolunu
sallamakla yetindi.
Gebze Masaj Salonu
Ralph, acı acı mevzuştu:
“Bir uçakla bir TV alıcısı da yaparız: Bir de buğu
makinesi.”
Domuzcuk, hayır dercesine başını salladı:
“Bunları yapabilmek için, bir yığın maden eşya gerek,
bizim madenimiz yok. Fakat değneğimiz var.”
Ralph, başını çevirdi; elinde olmadan gülümsedi.
Domuzcuk, canını sıkardı insanın. Şişmanlığı,
“astım” dediği
hastalığı, hayal gücünden yoksun görüşleri eğlendirici değildi.
Ne var ki, bir rastlantı sonucu da olsa, onunla alay ederken azca
buçuk keyiflenirdi insan. Domuzcuk, Ralph’ın gülümsediğini
gördü; yanılarak, bir dostluk emaresi sandı bunu. Konuyu
aralarında açıkça konuşmadıkları halde, büyük çocuklar
içinde, Domuzcuk’un onlardan biri olmadığı inancı
yerleşmişti. Bunun sebebi, Domuzcuk’un aşağı tabakalardan
gelenlerin şivesiyle mevzuşması değildi yalnız. Şivenin pek
önemi yoktu fakat Domuzcuk’un şişmanlığı, astımı, gözlüğü,
el emeği gerektiren işlerden kaçınması, çocukların çevresinin
dışında bırakıyordu onu.
Söylemiş olduği bir söze Ralph’ın gülümsediğini görünce,
Domuzcuk sevindi; bu fırsattan iyice yararlanmak istedi:
“Yığınla değnek var. Her birimizin ayrı bir güneş saati olur.
O vakit saatin kaç olduğunu biliriz.”
“yani çok mu işimize yarar saatin kaç bulunduğunu bilmek!”
“Gelip bizi kurtarabilsinler diye, bir şeyler yapılması
istediğini söylemiştin de.”
“Of! Kes sesini!”
Ralph, ayağa fırlayıp yüzme havuzuna koştu. Tam o sırada
Maurice, başarısız bir dalış yaptı. Konuyu değiştirmek
fırsatına sevinen Ralph, Maurice suyun yüzüne çıkınca,
bağırdı:
Son yorumlar